Kıssa ve mesellerin diliyle en gizli ve girift hakikatleri çok güzel bir şekilde anlatan Mevlânâ Hazretleri, değerli eseri Mesnevî’de şu hikmet dolu hikâyeyi anlatır:“Kuşun biri, hile ve tuzakla yakalanmıştı.Kuş, kendini yakalayana dedi ki:«–Ey efendi! Sen hayatında birçok sığır ve koyun yemişsindir; birçok deve de kurban etmişsindir! Sen onların etleriyle dahî doymadın, benim bedenimle mi doyacaksın?!.Beni serbest bırak da, sana üç öğüt vereyim. Vereyim de; bil bakalım akıllı mıyım, aptal mıyım?
- O üç öğüdümün birincisini senin elinde vereyim.
- İkinci öğüdümü damın üstünde vereyim.
- Üçüncüsünü de ağacın üstüne konunca söylerim.
HİSSELER
Nasihat vermek, öğütlerde bulunmak ve kendine yapılan nasihatlerden istifâde etmeye çalışmak, mü’minlerin şiârıdır.Ebedî kurtuluşun şartı; îmân edip sâlih ameller işleyen takvâ toplumunun, birbirine hakkı ve sabrı tavsiye etmesidir.İslâm toplumu, emr-i bi’l-mâruf ve nehy-i ani’l-münker ile dâimâ zinde ve canlı bir rahmet toplumudur.Âyet-i kerîmede buyurulur:“Sen öğüt ver! Çünkü nasihat (ve hatırlatma) mü’minlere fayda verir.” (ez-Zâriyât, 55)Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz buyurur:“Din nasihatten ibarettir.” (Buhârî, Îmân, 42)Nasihatin iki mânâsı vardır:- Samimiyet, muhatabının hayrını düşünmek,
- Hayra davet.
HİSSE: SEVİYEYE GÖRE NASİHAT
Hikâyedeki temsilî kuş, muhatabının ahmaklığı sebebiyle, ona üçüncü tavsiyeyi bildirmez.Çünkü;Söz, muhatabın durumuna göre söylenmelidir. Hadîs-i şerifte buyurulur:“İnsanlara anlayacakları şekilde (yani akıl ve idrak seviyelerine göre) konuşunuz.” (Buhârî, İlim, 49)Rabbimiz’in nasihat verme husûsunda Rasûlullah Efendimiz’e ve biz ümmetine bir tâlimâtı da şöyledir:“Eğer öğüt fayda verirse öğüt ver.” (el-A‘lâ, 9)İstifâde etmemeye şartlanmış, anlayışsız, nâdan ve gafil kişileri yola getirmek için aşırı derecede kendini yorma!Mevlânâ Hazretleri yine temsillerle ne güzel anlatır:“Körler çarşısında ayna satma, sağırlar çarşısında gazel atma!”Çünkü;Peygamberlerin ve Hak dostlarının bile en büyük iptilâsı, insanları terbiye bahsinde ham ve ahmakları istikametlendirmek husûsudur.Ancak şurası da unutulmamalıdır ki, bu zorluk, tebliğ vazifesini ortadan kaldırmaz. Bu sebeple âyet-i kerîmeye şöyle de meal verilmiştir:“Fayda verse de vermese de öğüt ver.- (Allah’tan) korkan, öğütten yararlanacaktır.
- Şakî / kötü / bedbaht kimse ise öğütten kaçınır.” (el-A‘lâ, 9-11)
- Anlayacakları şekilde konuşun ve anladıkları şeyleri söyleyin!
- Anlamadıkları hususları da bırakın.
HİSSE: HAMÂKATTEN KAÇMALI
Hikâyede; olmayacak şeylere inanmak, kendisi birkaç gram gelen bir kuşun karnında ağır bir mücevherin olduğu iddiasını düşünmeden kabul etmek, ahmaklığın temsilidir.Şeytan; Âdem ve Havvâ’yı, yasak ağaca; «Ebediyet ağacı, meleğe dönüşme vasıtası» gibi olmayacak yalanlar söyleyerek yaklaştırdı. Onlar da içlerindeki fânîliğe isyan sebebiyle bu «olmayacak iddialar»a kandılar ve aldandılar. Lâkin çok büyük bir pişmanlığa dûçâr oldular.Âdem oğullarında da şeytanın iğvâ ve vesveseleri aynıdır.- Fânî dünyadan, bekā beklemek ahmaklık değil midir?
- Âhirete hazırlanmayıp da orada cennet beklemek ahmaklık değil midir?
- Sonsuz âlem karşısında, bir damladan ibaret olan dünyayı tercih etmek ahmaklık değil midir?
- Cenâb-ı Hakk’ın; tevbe edenleri, müttakîleri, mü’minleri ve sâlihleri sevdiğini bile bile, günahlar işlemeye devam edip, tevbe etmeye yanaşmayıp bir yandan da âhirette Allâh’ın affını ummak ahmaklık değil midir?
HİSSE: GAMDAN UZAK DURMAK
Hazret-i Mevlânâ’nın, temsilî olarak kuşun lisânından bildirdiği, «elden gidene hasret çekmemek» tavsiyesi de mühim bir nasihattir.Devrimizde; geçmişe göre hayat çok kolaylaştığı, maddî mânâda rahatlık ve kolaylıklar son derecede arttığı hâlde, insanlarda psikolojik rahatsızlıklar çoğalmıştır.İncir çekirdeğini doldurmayacak meseleler için, insanlar; kaygı bozukluğu, depresyon ve benzeri psikolojik rahatsızlıklara dûçâr olmakta, kullandıkları ilâçlarla da yarı uyuşuk bir vaziyette ömür sermâyesini israf etmektedirler.Asr-ı saâdette ashâb-ı kirâmın psikolojik rahatsızlıklara dûçâr olduğuna dair elimizde neredeyse hiçbir kayıt yoktur.Hâlbuki sahâbe-i kirâm hazerâtının;- Kimisi; alay, hakaret ve işkencelere uğradı.
- Kimisi; bizzat kendi aile fertlerinin baskısına, zulmüne mâruz kaldı.
- Nicesi, yakınlarını şehid verdi. Dul, yetim ve öksüz kaldı.
- Nicesi, evlerini barklarını terk edip hicret etti. Varlıktan yokluğa düştü. Kimisi; zulme dûçâr olarak elini, kolunu yahut bacağını kaybetti.
- Hemen hepsi; muhasara, tehdit ve harp gibi daha nice insan muvâzenesini sarsacak büyük hâdiselere muhatap oldular.
- Allah o kişiyi şükredici ve sabredici olarak yazar… ” (Tirmizî, Kıyâmet, 58/2512)
- Hataların muhasebesi,
- Günahlara pişmanlık ve
- Telâfiye çalışmak değildir. Bu hususlarda kişi; elbette nedâmet duymalı, geçmişten ders çıkarmalı, gelecekte tekrarlamamalı ve telâfiye gayret etmelidir.
HİSSE: KÜÇÜK GÖRME!
Küçük bir kuşun, bir insana nasihat edişi temsil eder ki;Nasihat eden kimsenin her zaman muhatabından daha büyük olması gerekmez.Hazret-i Süleyman; bir karıncanın sözünü dinlemiş, tebessüm etmiş ve hislenerek niyazda bulunmuştur.Ülû’l-azim bir peygamber olan Hazret-i Musa, Hızır -aleyhisselâm-’a talebe olmuş ve ondan nice hikmetler öğrenmiştir.Hazret-i Peygamber; dâimâ ashâbıyla istişâre eder, harp ve benzeri birçok dünyevî mevzuda onların fikirlerini sorardı. Peygamberliğinin bidâyetinde Hazret-i Hatice -radıyallâhu anhâ-’nın, Hudeybiye’de firâsetli hanımı Ümmü Seleme -radıyallâhu anhâ-’nın telkinleriyle huzur bulmuştu.Söz, sahibinden mücerred olarak değerlendirilmelidir. Tavsiye, daha alt bir seviyeden geliyor diye, onu küçük görmek; kibir ve gurur alâmetidir. Zira akıl akıldan üstündür. Âyet-i kerîmede buyurulur:“…Her ilim sahibinin üstünde daha iyi bilen birisi vardır.” (Yûsuf, 76)Husûsen, kişinin kendi mânevî ihtiyacını görmesi çok zordur. En bilgili hâkim dahî kendi dâvâsına kendisi hâkimlik edemez.Bu sebeple, hiç kimse mânevî ve dînî nasihatlerden müstağnî değildir.HİSSE: NASİHATİ NASIL DİNLİYORUZ?
Kuşun birinci ve ikinci nasihatini dinleyen kişi, daha o saniyede, nasihatin tersini yapmakta ve kuşun olmayacak sözüne inanıp, geçmişe pişman olmaktadır.Hikâye bu bakımdan, müslümanlara bir îkaz mâhiyetindedir:- Nice ilâhî tâlimatlar dinliyoruz.
- Nice nebevî mesajlar dinliyoruz.
- Nice hikmetli sözler, vaazlar dinliyoruz.
- Günümüzde telefonlar vasıtasıyla nice nasihat ve tavsiyeleri okuyor, birbirimize gönderiyoruz. Bir takvim yaprağı bile bize bir telkinde bulunuyor.