Muâz radıyallahu anh şöyle dedi:Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem beni (yönetici olarak Yemen’e) gönderdi ve şunları söyledi:“Sen kitap ehli olan bir topluma gidiyorsun, Onları, Allah’dan başka ilah olmadığına ve benim Allah’ın Resûlü olduğuma şahitlik etmeye dâvet et. Eğer onlar, bu dâvete uyup itaat ederlerse, Allah’ın kendilerine her bir gün ve gecede beş vakit namazı kesin olarak farz kıldığını bildir. Şayet buna da itaat ederlerse, Allah Teâlâ’nın, zenginlerinden alınıp fakirlerine verilmek üzere, kendilerine zekâtı mutlak surette farz kıldığını bildir. Buna da itaat edip uydukları takdirde, onların mallarının en gözde ve kıymetli olanlarını almaktan sakın. Mazlumun bedduasını almaktan da son derece çekin, çünkü onun bedduası ile Allah arasında bir perde yoktur.” Buhârî, Zekât 41, 63, Meğâzî 60, Tevhîd 1; Müslim, Îmân 29, 31. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Zekât 5; Tirmizî, Zekât 6; Nesâî, Zekât 46; İbni Mâce, Zekât 1
- Hadisi Nasıl Anlamalıyız?
- Hadisten Çıkarmamız Gereken Dersler Nelerdir?
- Gayr-i müslimlerin ilk dâvet edilecekleri, kelime-i şehadet, Allah’dan başka ilah olmadığına ve Hz. Muhammed’in O’nun kulu ve resûlü olduğuna iman esasıdır.
- Bir gün ve bir gecede beş vakit namaz farzdır.
- Zenginlerin mallarından zekât vermeleri farzdır. Zekât, fakirlere ait bir haktır.
- Malda, zekât dışında farz olan bir hak yoktur.
- Zekât toplamakla görevli memur, malın en iyisini değil, orta hallisini zekât olarak alır.
- Kâfire ve dinen zengin olana zekât verilmez.
- Mazlumun duası ve bedduası Allah Teâlâ tarafından reddedilmez.
- Devlet reisi, valilerine nasihat ve tavsiyede bulunmak, Allah’dan korkmalarını istemek, zulümden sakındırmak gibi görevleri yerine getirmek zorundadır.
- Haberi vâhid, dinde huccettir ve makbüldür. Onunla amel etmek vâciptir.